Aldous Huxley’nin, 1962 yılında yayımlanan son kitabı Ada, yazarın en bilinen romanı Cesur Yeni Dünya’nın ütopik ikizi. Otomatik Portakal’ın yazarı Anthony Burgess’ın da en iyi doksan dokuz modern roman arasında saydığı bu eserde Huxley, çocuklar birden fazla aile tarafından yetiştirilebilir mi, geçmiş travmaların etkisinden kurtulup aydınlanmak mümkün mü, Batı bilimi ile Doğu felsefesi harmanlanabilir mi, bir ülke yayılmacı politikalar uygulamadan da var olabilir mi gibi soruları irdeliyor. Yakın zamanda eşini kaybeden gazeteci Will Farnaby, görünüşte bir deniz kazası sonucu, Pasifik Okyanusu’nda yüz yirmi yıldır gözden uzakta gelişen, zengin petrol kaynaklarına sahip bir adanın, Pala’nın sahiline sürüklenir. Will, âdeta bir cennette yaşayan bu ütopyanın sakinleriyle tanıştıkça, Pala’ya gelmekteki asıl amacını da sorgulamaya başlar. Ada, distopya edebiyatının en tedirgin edici başyapıtlarından birini yazan Aldous Huxley’den, buraya, bu âna ve yarına dair gerçekçiliği elden bırakmayan bir ütopya. “Huxley, insanın sınırları ve potansiyelinin tamamen anlaşılması sayesinde iyi bir hayatın gelişebildiği hayali bir tropik ada gösteriyor bize.” –Anthony Burgess “Romanın dini fanatizme, büyük askeri güç kullanımına, petrolün jeopolitik önemi ve yapay döllenme gibi konulara dair uyarıları, çağımızın ikliminde fevkalade öngörülü geliyor.” –The Guardian