" Yazdıklarımı yayınlatabilirsem belki birkaç kuruş elime geçer. Açlıktan bir iki gün kurtulurdum" diye düşündü. Ayakları, zor da olsa onu Servet-i Fünun Dergisi'nin kapısına kadar götürdü. Şimdi kapıda, içeri girip girmemekte ikilem yaşamaktaydı. Çok sevdiği İstanbul'un bu kadar acımasızlığının şaşkınlığı içindeydi.” Çocukluğunu İstanbul Darüleytamları’nda yaşamış, ilkokulu burada okumuştu. Şimdi Güzel Sanatlar Akademisi’nde okuyacaktı. Geçmiş günleri ve arkadaşlarını anımsadı. Onlardan birkaçını bularak eski günleri andılar. Yaz günleri hızla geçerken parası da tükenmişti. Bir başka şehirde görevli olan ablasından yardım gelene kadar otelden ayrılacak ve arkadaşlarında barınacaktı. Başka da çaresi yoktu. Ama arkadaşları da kendisi gibi beş parasızdılar. Günlük yaşamaya çalışıyorlardı. Günler geçmiş yardım gelmemişti. Moralini yüksek tutmaya çalışarak bir taraftan da sıkı şiirler yazmaya çalışmaktaydı. Günlerdir boğazından doğru dürüst bir şey geçmemiş sıcak bir yatak yüzü görmemişti. Gecelerini parklarda saklanıp yatarak geçirmeye çalışıyordu. Yürürken açlıktan ayakları yere basmıyor havada yürüyor gibi hissediyordu. Yazdıklarımı yayınlatabilirsem belki birkaç kuruş elime geçer. Açlıktan bir iki gün kurtulurdum diye düşündü. Ayakları, zor da olsa onu Servet-i Fünun Dergisi‘nin kapısına kadar götürdü. Şimdi kapıda, içeri girip girmemekte ikilem yaşamaktaydı. Çok sevdiği İstanbul’un bu kadar acımasızlığının şaşkınlığı içindeydi.